10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü'nün bu yılki teması “İş Yerinde Ruh Sağlığı” olarak belirlenmiştir. Ruhsal sağlık sorunlarının çalışanın devamsızlığına, verimliliğinin düşmesine ve maliyetin artmasına neden olduğu gösterilmektedir.
İş ve kariyer yaşamın önemli bir parçasıdır. Gelir kaynağı olmasının yanı sıra kişisel amaçların gerçekleştirilmesine, sosyal ilişkiler kurulmasına ve kişinin mesleğine veya topluma hizmet etmesine yardım etmektedir. Araştırmalar gösteriyor ki iş stresi, iş-yaşam dengesizliği, yıldırma ve şiddet sosyal maliyetlere ve üretim kaybına yol açmaktadır. Süreklilik gösteren iş kaynaklı stres fiziksel sağlığı da olumsuz etkilemektedir. İşteki sorumluluklarla aşırı meşgul olmak sıklıkla sağlıksız beslenmeye, yetersiz egzersiz yapmaya yol açarak kilo sorunları, yüksek tansiyon ve yüksek kolesterole sebep olabilmektedir. Bu, depresyona yol açan tükenmişliğe sebep olabilirken, bir yandan da kalp hastalıkları, felç, obezite, yeme bozuklukları, diyabet ve bazı kanser türlerine yol açabilmektedir. Kronik depresyon diğer hastalıklara karşı bağışıklığı da azaltmaktadır ve hatta erken ölümlere yol açabilmektedir.
Avrupa Birliği istatistiklerine göre çalışma hayatındaki depresyon üretim kaybı, hastalık izinleri ve erken emekliliklere yol açan bir etkendir. Çalışan nüfusun %10’u depresyon nedeniyle işinden ayrılmaktadır. Her depresyon dönemi başına ortalama 36 iş günü kaybedilmektedir. Ne yazık ki depresyonu olan kişilerin %50’si tedavi olmamaktadır. Depresyonun konsantrasyon, karar verme ve hafıza güçlüğü gibi bilişsel belirtileri depresif dönemde %94’e varan oranlarda ortaya çıkmaktadır. Bu da çalışma işlevlerinde ve üretkenlikte önemli bir bozulmaya sebep olmaktadır.
Çalışanlar iş yerlerinde yaşadıkları ruhsal sorunları diğer insanlara göstermekten çekinmektedirler. Ruhsal sorunlar için yardım almayı ve tedaviyi engelleyen en önemli sebeplerden biri damgalanmadır. Çalışanlar, iş arkadaşları veya işverenlerinin/ yöneticilerin kendisine karşı olumsuz tutum geliştirmesinden ve işini kaybedeceği endişesinden dolayı yaşadıkları ruhsal sıkıntıları belli etmekten çekinmektedirler. Verimliliğin artırılması ve maliyetlerin düşürülmesi için ruh sağlığını önemseyen iş yerlerine ihtiyaç vardır. Tıpkı fiziksel hastalıklarda olduğu gibi ruhsal hastalıkların da tedavisinin önemsendiği çalışma ortamları bu amaca hizmet etmektedir. İş yerlerinde, çalışanların iyilik halini, iş-yaşam dengesini destekleyen ve geliştiren program ve uygulamalar olmalıdır. İş yaşamında depresyon ve onun üretime etkileri konusunda farkındalığın artırılması ve ruhsal hastalıklarla ilgili damgalamanın önlenmesi önemlidir. Bu sayede hastalık belirtileri erken dönemde fark edilip tedavisi desteklenebilmektedir.
Unutmayınız ki ruh ve beden sağlığı bir bütündür.
TÜRKELİ TOPLUM SAĞLIĞI MERKEZİ