8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedir, tarihini inceleyerek birlikte hatırlayalım. Tarih belki sıkıcı gelebilir ama bugünkü bilince bir günde gelinmediğini hatırlamak için de faydalıdır. Devamında, bugün için olan yazımı okuyabilirsiniz.
*1909 yılında, New York’ta bir ‘’Kadınlar Günü’’ düzenlendikten sonra, Uluslararası Sosyalist Kadın Konferansı, her yıl bir ‘’Kadınlar Günü’’ düzenlemesini önerdi. 1917’de Sovyet Rusya’da kadınlar oy hakkı kazandıktan sonra, 8 Mart orada Ulusal Bayram oldu. 1967’de feminist hareket tarafından benimsenene kadar, ağırlıklı olarak sosyalist hareketler ve komünist ülkeler tarafından kutlandı. 1975’te Birleşmiş Milletler tarafından kutlanmaya başlandı.
26 – 27 Ağustos 1910 tarihinde, Danimarka’nın Kopenhag kentinde toplanan Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda, Almanya Sosyal Demokrat Partisi delegeleri Clara Zetkin, Kate Duncker ve arkadaşları her yıl bir ‘’Kadınlar Günü’’ düzenlenmesi önerisini getirdi. Öneri oy birliğiyle kabul edildi.
1921 yılında Moskova’da ‘’Sınıfa karşı sınıf’’ politikalarının etkisiyle ‘’Dünya Emekçi Kadınlar Günü’’ adıyla benimsendi. Ancak, 1930’lu yıllarda ‘’Faşizme Karşı Birleşik Cephe’’ politikalarına geçiş sürecinde tekrar ilk baştaki ‘’Dünya Kadınlar Günü’’ adına dönüldü. Bu değişiklik, daha sonra kadın örgütlenmesi alanına da yansıdı. Sosyalizmi ve Komünizmi hedefleyen, sadece ‘’İşçi/Emekçi Kadınlar’’ ya da ‘’Sosyalist/Komünist Kadınlar’’ ile sınırlı bir örgütlenme anlayışı terk edilerek, 1945 yılında Uluslararası Demokratik Kadın Federasyonu kuruldu.
"Dünya Kadınlar Günü" olarak 8 Mart gününün belirlenmesine kaynak olan olay konusunda muhtelif tartışmalar mevcuttur. En çok bilinense, 8 Mart 1857’de ABD’nin New York kentindeki bir tekstil firmasında, grevci işçilere polisin saldırması, işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından çıkan yangında, işçilerin kurulan barikatlar sebebiyle kaçamamaları sonucunda, 120 kadın işçinin ölmesi bilinmektedir.
Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yılları arasında, Sosyalizmin yayılmasından çekinen bazı ülkelerde anılması yasaklanan Dünya Kadınlar Günü, 1960’lı yılların sonunda ABD’de gerçekleşen çeşitli gösterilerde anılmaya başlanmasıyla, Batı Bloku ülkelerinde daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde, 8 Mart’ın ‘’Dünya Kadınlar Günü’’ olarak anılmasını kabul etti.
Günümüzde Dünya Kadınlar Günü bazı ülkelerde resmi tatildir, bazı ülkelerde ise büyük ölçüde görmezden gelinir. Bazı ülkelerde protesto günüdür, bazılarında ise kadınlığı kutlayan bir gündür.
Ülkemizde ilk kez 1921 yılında, komünist iki kız kardeş olan Rahime Selimova ve Cemile Nuşirvanova’nın girişimi ile gerçekleştirildi. Ancak bu tarihten sonra, yıllar boyunca Dünya Kadınlar Günü kutlamasına izin verilmedi. 1975 yılında, ‘’Birleşmiş Milletler Kadın On Yılı’’ ilan edildi. Türkiye’de bu kapsamda yer aldığı için, ülkemizde ‘’Kadın Yılı Kongresi’’ yapıldı.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün kutlanmaya başlamasında, İlerici Kadınlar Derneği’nin faaliyetleri etkili oldu. Böylece 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, kapalı ortamlardan sokaklara ve meydanlara çıktı. İlerici Kadınlar Derneği, işçi sınıfı ile kadınları bir araya getirerek, haklarını aramaya çağıran bir sivil toplum örgütüydü. Bu sivil toplum örgütü, ‘’Kadınların Sesi’’ adlı yayın organı ile 35.000 kişiye ulaşabiliyordu.
12 Eylül Darbesi’nden sonra, tekrar askeri cunta yönetimi tarafından dört yıl süreyle hiçbir kutlama yapılmasına izin verilmedi.
1984 yılından itibaren, her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından kutlanmaya devam edilmektedir. Bu yeni dönemin temel farkı, eskiden sadece sosyalist kesimin sahiplendiği bu günün, artık tüm kadın kuruluşlarının yanı sıra, adeta resmi bir bayram gibi, devlet yetkilileri ve kurumlar tarafından da kutlanmaktadır. Hatta şirketler de, reklam ve pazarlama faaliyetleri ile buna katılmaktadırlar. Öte yandan, günümüz Türkiye’sinde 8 Mart’ın, 1920’li yıllardaki ‘’Sınıfa Karşı Sınıf’’ politikalarının yansıması olarak adlandırıldığı şekilde ‘’Dünya Emekçi Kadınlar Günü’’ olarak kutlayanlar da olduğu görülmektedir.
KAYNAK: VİKİPEDİ (tr.m.wikipedia.org) Ayrıntılı olarak okuyabilirsiniz.
KAYNAKÇA (GENEL): GENEL SEKRETERLİK (BM) KADINA KARŞI ŞİDDETİN AYRINTILI ARAŞTIRMASI (2006)
* Görüne o ki, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü, her ülke veya her kişi/birey, kadın alanında ilgisini çeken veya en çok ihtiyaç duyduğu ya da karşı durduğu bakış açısına göre değerlendirerek kutlamaktadır. Kimileri kadın olduğunu kutlarken, kimileri çalışma hayatının her alanında bulunma talebi, arzusunu dile getirirken, kimileri de kadına şiddet, taciz ve tecavüz konularına yoğunlaşarak, bu günü bir başkaldırı olarak görmektedir.
Bizler doğduğumuzda, cinsel kimliklerimizle doğmuyoruz. Bedensel olarak farklı doğsak da, beyin olarak cinsiyetsiziz. Beynimizin cinsiyeti yoktur. Ayrıca, sağlık sorunlarıyla doğanlar hariç, hepimiz aynı zeka ile doğmaktayız. Cinsiyetlerimizi ve rollerimizi, büyürken öğreniyoruz. Onun öncesinde, düşüncenin cinsiyeti yoktur. Dolayısıyla, aslında özümüz cinsiyetsizdir. Özümüzde kadın veya erkek yoktur, insan vardır, can vardır, yaratılmış olan kul vardır. Sonradan, aile, toplum, kültür, örf, adet gibi olguların harmanlanışının içinde öğrenilen bilgilerle, kadın ve erkek bakışı ortaya çıkmaktadır. Böylece cinsel ayrım başlamaktadır. Dolayısıyla, kadına atfedilen olumsuz yargılar, öğrenilmiş, kopyalanıp yapıştırılmış, ödünç düşüncelerdir. Kişinin/bireyin kendisine ait olan düşünceler değildir. Bu olumsuz düşünceleri yıkmak için, el birliğiyle hayata katkı sağlıyoruz. Bununla ilgili pek çok gelişme sayabiliriz. Bugün kadınlarımız tır şoförlüğü, otopark çalışanı, doktor, öğretmen, mühendis, meclis üyesi gibi pek çok alanda çalışmaktadırlar. Demek ki, yapılan işi cinsiyet yapmıyor, kişinin kendisi yapıyor. Spor dallarında, müzikte, sanatta, tiyatroda, sinemada, kadın her alanda çalışabiliyor. Kadını hakir görmeye devam eden zihniyetler olsa da, bunun bitmesi için hepimiz çaba gösteriyoruz. Önceden bilim adamı(Bilim İnsanı), adam akıllı(Layığıyla), insanoğlu/Ademoğlu(İnsan evladı/Adem/Havva soyu), iş adamı(İş İnsanı), bu iş için en uygun adam(Bu iş için biçilmiş kaftan), erkekliğe sığmayan(İnsanlığa sığmayan), adam(İnsan), bayan(Kadın), adam(Erkek) gibi pek çok kelime bugün hayatımızdan çıkarılmaya, değişmeye devam ediyor. Artık bilim insanı, iş insanı, insanlık gibi kelimelerle yer değiştirilerek kullanılıyor. Elbette cinsel kimliklerimiz vardır, fakat insanın cinsel kimliği yalnızca sevgili/eş durumlarında geçerlidir. Bu da kişilerin özel alanı, mahremidir. Bunun dışındaki her alanda kadın/erkek yoktur, insan vardır. Bu bilinci oturtabildiğimizde, kadına karşı yaşatılan sorunlar artık olmayacaktır. Kelimelerin gücü büyüktür. O yüzden, pek çok kelime yukarıdaki gibi değiştiğinde, hayatta da çok şey değişecektir. Bu aslında sadece kadınlar için değil, erkekler için de büyük kazanım olmaktadır. Çünkü kadın nasıl ki, çoğu gereksiz olan öğretilerin altında eziliyor, erkek de aynı şekilde bu gereksiz öğretilerin altında ezilmektedir. Bu hayat bizim ve hepimizin tek bir yaşamı var, bize en büyük, en güzel armağandır yaşamak. Bu hayatı ödünç akıllarla yaşamak yerine, kendi aklımızla yaşayalım. Bir başkasının kadına bakışı yerine, kadını kendi akıl çerçevemizde değerlendirelim ve çevremize de bu düşünce tohumlarını ekelim. Bir diğerinin bakış açısı güzelse kendimize katalım, çirkinse eğer onu aydınlatalım. Biz halk olarak, ülke olarak aydınlaştıkça, çağdaşlaştıkça, günümüz medeniyetine uyum sağladıkça, hepimize zarar veren, can yakan sonuçlar ortadan kalkacak, son bulacak. Bu günümüz için, yarınlarımız için, gelecek nesillerimiz için bu konuda hepimiz hassasiyet göstermeliyiz. Yine söyleyeceğim, lütfen okuyalım, okutalım. Bizi çağdaşlaşmaya, bilimde, sanatta ve çok alanda ileriye taşıyacak olan şey, kitap okumaktır. Okumak, okuduğumuzun üzerine düşünmek, sorgulamak(Tefekkür), anlamak ve zihnimizi iki boyutun dışına çıkararak, tarafsız(Nötr) bakışa ulaşmak için gereklidir. Kadın/erkek bakışı taraflı, önyargılıdır fakat insan bakışı, tarafsızdır, nötrdür. Zira bu bilince erişemezsek, sadece yılda bir gün kutlanan, hatırlanan bir gün olarak kalacaktır. Önemli olan bir gün kutlamak değil, önemli olan bu günün anlamını yaşamak, yaşatmaktır. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günümüz/Dünya Kadınlar Günümüz kutlu olsun. Kadınlar her alanda var ve var olmaya devam edeceklerdir. Zira kadın/erkek yoktur, insan vardır. Bu bilince ulaştığımızda, adına sorun dediğimiz sorunların hiç biri olmayacak, çatışma son bulacak, barış olacak. Böylece huzurlu ailelerle birlikte, huzurlu bir toplum, huzurlu ve mutlu bir ülke olacağız.
Yazının ilk bölümüne yani tarihsel akışa dikkat edilince, 8 mart dünya emekçi kadınlar gününü sadece sol, sosyalist ülkeler önemsemişler. Kadın kimliği ve emeği diğer ülkeler için yok sayılmış, tabiki ülkemizde de olduğu gibi.....
Maalesef öyle, daha çok yolumuz var. El birliği ile bu bilince katkı olmalı, ortak akılda buluşmalıyız. Birey/insan bilincine ulaşabilirsek, hiç kimseye bağımlı olmadan, her alanda kendimize yeter hale geleceğiz.