Muhterem bir zat bir gün bir buğday tarlasından geçerken hayranlıkla bereketi müşahede eder. Fakat bu faydalı verimli nimetin üstün deki bu kilçiklar ne ne işe yaradığıni merak eder. Fakat biraz sonra etrafı kemiren,bitiren telef eden bir kuş sürüsü belirir ve buğday tarlasına hücum etmeye çalışır. Ancak kuşlar buğdayların tepesinde adeta asker gibi nöbet tutan kılçıkları aşamazlar ve buğdayı telef edemez mahsulü yok edemezler.bu manzarayı gören zat; ya rabbi nelere kadirsin deyip hikimetini anlar. Tıpkı Nasrettin hocanin küçük bir kabak dalında kocaman bir kabak, kocaman bir ceviz ağacında ise küçücük bir meyvesine şaşıp cevizin kafasına düşmesiyle hikmeti anlaması gibi.
Evet bu misalden bir pay çıkaralım her şey in bir görevi, hikmeti varken Ender bir varlık olan insan nelere korumalık, Kalkanlık ve kılçıklik etmeli ?
İnsanî değerlere, manevî değerlere, millî değerlere, ahlâkî değerlere bir kılçıklik yapmak insanlığın görevi olmalıdır. Başta Filistin olmak üzere yeryüzündeki mazlumlara, mağdurlara ve masumlara kılçıklik yapmak gerek. Varsın böyle hamilik yapan Erdemli insanlara kıl ve kılçık diyegörsünler. Bayrağına, toprağına İnaç ve değerlerine koruma ve kalkan olanlara kılçıklik yapanlara selâm olsun, zalim, hain ve gafillere yazıklar olsun. Bir kılçık kadar hami, ebabil kadar memur olanlara eyvallahlar, diğerlerine de vah vah lar olsun...
Selam ve dua ile.